Pazar

kusmaktan korkuyorsan yaz.

selam.yine nerden başlamam gerektiği konusunda epey kararsız durumdayım.o kadar çok düşünüyorum ki çarpışan arabalar hız sınırını aştı.zaten lunaparktan baya uzaklaşmış durumdayım bu daha çok otopark gibi,deniz otobüsü gibi gittiğim boktan heryere benziyor aslında.bazen tanıdığım insanları kafamda hayal ettiğime inanıyorum.tanıdığımı sandığım insanların güzel yönleriyle yaşamayı seçmiş olabilir miyim? oysa ben;
ben sıkılınca çay kaşığıyla bardağın dibi çıkana dek karıştıran kızım.ben izlediği filmin her karesini ezbere bilen ama adını bilmeyen kızım,küçükken yeşil biberi yılana benzetip yemeyen pırasa tenceredeki kusmuktur diyen kızım.gecenin köründe babasını beklemek için parlament sinema kusağındaki bütün filmleri izlemis 5 yaşındaki pijamalı kızım,diş macunu yiyen kız,gece babası ona şam kurabiyesi getiriyor diye en çok şam kurabiyesi seven kız,ben teyzesinin muhasebe bürosunda daktiloda defalarca tıkırdatan kızım,altına işeyip anne değiştir! diyen kızım ve amına koduğumun çocuğu sana bunları laf aralarında anlatan seni defalarca güldüren şaşırtan sana hiç yalan söylemeyen yoo yoo pardon seni sevmedim derken yalan söylemis kızım
ve sen farketmedin bile ve sen sevmeye bile çalışmadın .
şimdi çaresizsin diye onu sevdiğini san ama önce beni ara dimi aptal hatırla! seni artık sevemiyorum dediğin için ayrılan o kızım.
ve aptal gururun onu öldürdüğünü bile bile o aptal filmlerin o lanet sahnelerine inanarak mutlu son bekleyen kızım.
anneler çocuklarına çok fazla film izletmemeliler.

Cumartesi

kötümser olmamak için nedenim yok.

sırf birisi iyi geceler demedi diye iyi geçmeyen geceler varmış! sen birde sırf birileri yasıyor diye iyi geçmeyen geceleri sor.sırf o biri başkalarını sikiyor diye sikilen bütün duygularının iyi geçmeyen gecelerini sor.kendine bile inancın kalmamışken inandığın insanların nefes alışlarındaki ihanetin azap verdiği geceleri sor.gecelerine çomak sokan rüyalarından intikam alan adamın konuşmadığı ama senin bildiğin geceleri sor.bana sor işte.cevapları olmayan sorular seç ,şaşırt ,suçla ! beynim dönsün. ben öyle durmuşken ve sen giderken iyi geceler demeden git yanımdan .git de iyi geçmeyen bütün gecelerim için seni suçlayayım.gidişlerin hayatıma mana katsın ,suçlarımdan kurtulmuş sayılayım ,günah keçim ol olacaksan, boynuzlarında küçük dünyamı taşıdığını sanan öküz olmandansa.iyi geceler deme iyi de geçmesin geceler.geceler karanlık yalnız ve duasız geçsin.geçsin işte.gecelere anlam yükleme.yüklen günahları ve git.bana zaten hep gece.

Perşembe

sönmüş bir sufle kadar başarısız: bir zamanlama hatasıyım

hayır, tamam! bir saniye anlatmamayı reddediyorum susarsam sözcükler içimde darbe yapacak duygular saha kalkacak.kalp atışımın 60-65 arasında seyir etmesinin bu zamanlara gelmesi tesadüf değil sanırım bir kalbim yok yerine bir saatli bomba yerleştirdiler ve zaman daralıyor ve patlamaya yaklaştıkça beni zorluyor.duygularıma olanlar bir süpürgenin suçu gibi.sanki ben uykudayken sinsice yanaşmış bir koluyla beynimi aptal sevimli anılarımı diger koluyla kalbimi süpürmüş.halıya düşürülmüş değerli bir eşyayı çektiğini görürsünüz yetişemezsiniz ya heh iste çok bilmiş yaşlıların dediği gibi yaş olanda yandı.ağlamak güzel bir kurtuluş yolu.neden ağlamak yerine küfretmek sarhoş olmak bağırmak tercihim bu hangi savunma mekanizması bilemedim
zaten suçu süpürgeye atmıştım bile cevap verme sayın okuyucu.
söyle bir şey düşün sen bir şeftalisin adam şeftali istiyor ama tüysüz şeftali istediğine karar veriyor amk sen sonuçta şeftali istiyorsun.şeftali çok erotik oldu.çok masumdum aslında bu örneği verirken üzümde olabilir çekirdeksiz üzüm pilav ama şehriyesiz yumurta ama tavuksuz.bilmiyorum anladın mı.
bildiğim tek şey bu zamana kadar hiçbir şey bilmiyormuşum


hoşgeldin dünyamıza üstelik 23 yaşındasın.
nasıl hissediyorum ona gelelim:
odanın içinde uçuşan kelebeği yakalamaya çalışan bir kedi kadar takıntılı
odada kaçan aptal kelebek kadar paranoyak
ve oda kadar boş ...
umarım bazılarına zeki olmak şans getirir.bazen aptal olduğunu düşünür herkes sen beklerken kendi bitiremediğin şeyleri bitirmek için tükenirsin ve buna aptallık derler.kendime şans vermiştim.bitenler bitti.
en güzel dostlarımın karşımda oscarlık oyunlarını izlemek,özgüvenleri götlerine kaçmış erkeklerin taktiklerini sergilemelerini izlemek,okul hayatımın çöküşünü izlemek,aslında istediğimin çok farklı bir hayat olduğunu fark etmek korkmak etrafı izlemek,bahaneler için başarısızlıkları taklit etmek kılıf uydurmak izinden gitmek,kitap okumak okunması gerekmeyen şeyleri okumak,hafızanı gereksiz şeylerle doldurmak mideni gereksiz yemek denemelerinden kalanlarla doldurmak,insanların dışında bir şeyleri severek hala insanmış gibi hissetmeye çalışmak kedileri sevmek en çok o nedenle,kedileri sevmek ki nankör insanlara kolay alışmak ,telefonlara çıkmamak,çok eski dostlarıma anlatamamak,çıkmazlara girmek,rüyalarımdan kaçmak
imkan verilse hayatında neyi düzeltebilir insan.bence her şeyi batırmak işlenmişse damarlarına şans neye yarar.
pişmanlık ?çok pişkin asla sevmedim
keşke? çok arabesk
olmamalıydı ?mfö şarkısı gibi
bu duyguma isim takamıyorum.bak ne istiyorum biliyor musun? mucize .evet artık mucizelere inanmamak için sebebim kalmadı.çok makul bir teklif.bunu hayal ederek yaşayabilirim.filmler evet bok eden filmler umut aşılayan o aşağılık filmler.tanrım küçülen zeka yaşım mı ergenliği atlatamamış gibi davranmama teşvik.öyle ölmüyorum ne bileyim hasta değilim çoğu insandan iyi durumdayım ama ruhum sıkıldı.tek istediğim şu cold souls'daki adam gibi ruhumun bezelyeye dönüşmesi.sanırım benim ki kusmuğa dönüşecek.içimde büyük bir nefret var.durum bu evet.

hayat güzel hikayemde kalınca.

ne yazmam nerden baslamam gerek.olmuyor istesem bile.

Salı

bokabatmasesi

resmen düşünce ishali bu.yüzme bile bile boka batmanın eşiğine gelme durumu.ne düşünüyorum bilmiyorum ama şey gibi düşünün hani hep hayal ederdik ya uçan arabalar falan .benim düşüncelerimde uçan ama çarpışan arabalar.
umarım benzini çabuk biter yoksa ben bitmek üzereyim.
ayrıca geçmişe özlem durumu da beni takıntılı bir manyak yapma noktasına getirdi.özlediğin şeylerin kısmen yalan olması da tekrar yıkıcı.değişimi sevmemek değil de bu zor seven insanın sevdiklerini boşlukta hapsetme arada aklına getirip birde ulan ne yaptım ben deme durumu.
gelecek gelsin diye uğraşmak çok zor.ne olacaksa olmalı.
daha kaliteli ve nitelikli bir yaşam istemek şımarıklık olmasa gerek.ama nereden ve nasıl başlamam gerektiğini düşünmek çok yorucu.
adım atmadan duramıyorum.
umarım yanlış sularda yüzüp sonra kendime 'protect me from i want' şarkısını armağan edip bir şişe şarabı hibe etmem.döndüğümde daha neşeli bir şeyler yazacağım.inanmalıyız

Cuma

rimeli akmış bir sevdadan ruju bile dağılmadan çıkmış o kadın savruluyor ya şimdi

lanet olsun yine o çocuk .nasıl oluyor da adımımı attığım anda bunca insandan sadece onu hemen seçiyor gözlerim.savunma mekanizmalarımı altüst eden bir yüzü var.
ne düşündüğü bilmek istiyorum.neşeli birine benziyor.
her neyse ona ihtiyacım yok.gelirse eger -lanet olsun sus iç sesim ona ihtiyacımız yok-onu sevmediğimi haykıracağım.çok ağır olur değil mi tanışmadık bile.tamam müziğin sesini onu yok edecek kadar açacağım.


-selam.konuşmak zorundayız
oha bu cocuk saçmalıyor olmalı
-ne var
bu kız belki de düşündüğüm değildir, gitmeli miyim ?
-sessizlik-
gözlerini kaçırdığını görünce çocuk, yine dolu dolu bakıyor bana.. devam ettti

-sen mutsuzsun ve ben gerçekten sana ihtiyaç duyuyorum.

kız darmaduman.yeniden denemek için bir işaret bekler gibi kaldırıyor başını gökyüzüne.
yağmur damlaları geliyor aklına.

-nesin sen tanımadığın bir kadına yanaşıp sana aşığım deme cesareti? aklında ne var senin? bak git tamam mı uğraşacak vaktim yok seninle.

tüm aptal aşıkların yaptığını yapıyordu konuşurken çocuk hissetti.artık kızdan emindi.

-peki bir gün seni öpmem için yalvaracaksın bile.bana bakıyorsun beni düşündüğüne eminim
üstelik o lanet olası şarkı sözlerini mırıldanırken biliyorum ki onlar benim için.anlamayacak kadar körsün !ha evet dur birşey daha kulaklık takma zaten kulakların duymuyor.duyamıyorsun.

ve gitti.kız darmaduman.
ve sanırım artık rimellerinin akması umrunda değil
ve artık ağzından çıkamayınca sihirli kelimeler dudaklarının rengi soldu..

Salı

sütte fazla beklemiş mısır gevreği gibi tatsız içi şişmiş fazla gevşemiştik.bize biraz şekerleme lazım.uyuyalım.

bembeyaz odasına vuran tarçın rengi güneşe gülümseyerek uyanmayalı çok olmuştu.havuçlu kek yemeyeli çok olmuştu.onu öptüğünü düşünmeyeli çok olmuştu.bu sefer geç kalmadı.en vanilyalı parfümü bulup sıktı üzerine.damlalarla dans ederken aklında tek bir soru.umarım palyaçolardan korkuyordur yoksa lunaparkta evlenme isteğine karşı koyamam oldu.kız korku tünelinin sonunda bekleyen mantarcı prensesti.gözleri uyuşmuş kafası şişmiş balerin değildi.zaten balerinden de korkarım ya.

atlı karıncaya atıp seni uçurabilirim ! gökyüzüne yıldızlarla birlikte patlamış mısır atarız korkak ibne palyaçolara sirk canavarlarına pamuk şekercilere.yoo hayır martılara binmek yok.

Çarşamba

bir tutam hırs ve cokca umutla yapılmıs sevisirsek üstüne visnesi olacak bir pasta yaptım sana


burda oturmuş sibirya ekspresi soğukluğundaki kıza bakıyorum. tren sevdalısı öküzüm artık ben!bir agız dolusu küfür biriktirdim kendim için ..özenle seçmeye çalışıyorum.dogru kelimeyi bulamıyorum.iri bir ceviz bulup kırınca içinin fos cıkması gibi bir duyguya kapıldıgımı hissediyorum.baksana iç sesim bana döndü ve artık nasıl sıkıldıysam kendi agzımdan yazıyorum olanları.kabullenmenin başlangıcı bu.

sıkılmış gibi görünsem de asla acılarımdan sıkılmam. beni güçlü kılıyor gibi bir klişeye girmeyeceğim .replik ve filmler yok.zaten onlar sikti hayatımı hep. filmlerdeki bildik sona alışmış bünyem senaryo biraz raydan cıksın, cıldırıyor saskınlıga dönüşüyor ve boğuluyorum sayfalar arasında.ama bu sevisme evresiydi.neden siktirdi gitti diye düşünüyorum.sonra farkediyorum ki o baska film seçmişti askımız için ve oynamıştı oscarlık.kendimi figüran gibi hissediyorum bu askta.

ben bir arkadaşa bakıp cıkıcaktım.

gülümsedi.

sanırım öylece durmus kendi kendime söylenirken biraz sesli düsünmüs ve fazlasıyla mimik sergilemistim.ilk defa bi ise yaradı beynimde ki bu kargasa.
yanına gittim.soguk buz gibi duvarlarının arasından gecerken gülümsemesi kayboluyordu ama gittim ve oturdum yanına .soguk.. hala buz gibi. keskin !üsümedim ama. ısıtıyordu endisesi beni.

-kendi kendine konusan biri olarak anlatacak ilginc bi hikayem yok.ama istiyorum ki beraber susalım?

gülümsedi 'farketmez' dedi usulca.


umursamadıgına eminim.öylece durmayı nasıl basarıyor?ben ona sarılıp gecti hersey demek için cırpınırken neden öylece durup sarkı dinliyorsun!aslına bakarsan suan ona tokat atmak ve burdayım demek istiyorum. beni kızdırıyor.

-ne dinliyorsun? dedim

mırıldanıp durdu. tebrikler!!! sesi daha fazla acsaydın beni degil duymak,yanından yok edecek kadar yüksek bir ses.!

-yanlış kadınsın! dedim yanından kalkarken.

neyse ki gelmişti lanet tren yine de o soguk beden merhametsizce yaklasıyordu, karısmıs sacları ve o geberesiye gözleriyle yaklasıyordu hem de.birden:

-'dogrular hosuna gitmiyor demek ki'dedi.

ve ben gittim lanet sey gitmek için bekleseydi ve o da gelseydi.

***

hayatımda birinci sınıfa basladıgım o günden bile heyecanlı okula gitmek istedim yarın olsun istedim anneme defalarca saat kac ne zaman yarın olcak demek istedim zaman kavramını unutmak sadece gözlerini hatırlamak istedim
ve birden farkettim ki baslangıc ya da son arasındaydım. bu manyak kadını delicesine istemek için buz kıracagından daha akıllı olmalıydım.sufle gibiydi kocaman lezzetli de olabilirdi ya da birden sönen ve bi boka benzememesinden korkulan beceriksiz bir ascının elinden cıkma da olabilirdi bu ask.

saatleri saydım sevebilecegi sarkıları saydım onu kandıracak bi kac satır bile bulmustum aslında sonra kandırmayı sevmedigimi hatırladım.inanmayan birine bende vuramazdım bir daha.uyumam lazım derken yine geldi aklıma.acaba dedim uyumasam ve onun gibi gözleri mahmur baksam ona belki etkilenirdi benden.gerci umursayıp gözlerime bile bakmayacaktı.

uyumaya karar verdim.

bi ara rüyamda onu gördügümü hatırlıyorum gökdelen tepesindeyiz elimde caydanlık papatya cayıyla cicek suluyorum sonra onu görüyorum uzakta elinde pasta gibi bisey gülüyor da gülüyor karısıklık içinden seciyorum onu tekrar. aslında gülmesine de seviniyorum ilk defa gülerken görüyormus gibiyim.elindeki sufle olmus revani! dümdüz.alıyorum elinden tabagı hışımla yoldan gecen kediye fırlatıyorum.yolda ne arıyorum bilmem ama sınava gec kalmıstım en son.eski okulumdaydım .ilkokul..
sınava girdigimde altıma iseyecek gibi oldum tuvalet aradım.

uyandım rüyaların gercek oldugu dogruymus idrar torbam patlıyormus meger.bi yandan iseyip bi yandan pastaya bulanmıs kediyi düsündüm .güldüm.. gündüz ne düsünsem onu görürdüm. düsümde bile bırakmıyor beni düsüncelerim.

***
yarın olmasına kac saat kaldı annem dedim usulca fotografa.eski günlerdeki gibi sarıldı bana.
az kaldı diyebildi o karmasada.

Pazar

omleti tersine çevirmeye çalışırken en güzel kısmının yeri görmesi .

hayatının yalan olduğunu anladığında onun yanında yatıyordu.usulca ona baktı sırf korkuyor diye günlerini bu adama harcamış olduguna mı yoksa artık ona bağlandığı için canını daha çok yaktığına mı yansa karar veremedi.

Cuma

kalbiyle midesini karıştıran olaylar hep aynıydı ikiside kelebekler uçuruyordu sanki içinde adamın...


elinden düşen kulak temizleme çubuklarını toplarken klişe sahneler geçiyordu gözünün önünden-hani ellerin birleştiği kitap toplama çarpışma sahneleri-bunun için bile çok üşengecim diye düşündü.onu öldüren şeyin filmler olduğuna karar verdi ve daha az bakacağım ekrana diye tutamayacağı bir söz verdi.
hiç bir şey olabildiğince sade bir şekilde karmaşık olmadı onun gibi.düşünmek kimseye yaramıyordu.düşünmeyi kesti.ama saçmaladı özgürce.
metroya yetişmesine yarım saat vardı daha.yetişmesine diyorum çünkü her zaman geç kalır bu adam.erken çıkmak istedi.geçtiği yolda gördüğü küçük kız çocuğuna baktı ve nefret etti.sorumluluk korkutucuydu.ayrıca ilk canının acıyışını hatırlatmıştı ona ilk aşık olduğu kaltak komşu kızını hatırladı kaltak olmak için 8 yasında olmasının sorun olmayacağını düşündü ve güldü.
aptalca güldü ve kösedeki büfeden sigara gazete ve birazda şekerleme aldı.sevdiği isi yapabilmek için ayrıldığı şehri,daha iyi sevişen birini bulduğu için ayrıldığı esmer sevgilisi ve saçma bir şekilde diş doktoru randevusunun yarın 9 da olduğu geldi aklına.
yedeklerin yedeği dedi biraz sesli düşündü gülümsüyordu.karşıya geçerken trafik lambasına takılan gözünün sebepsiz olmadığını anladı,kırmızıda takılı kalan o gözler kırmızı dudaklı o kızı arıyordu şüphesiz.
adımlar hızlandı.. kalp atışı hızlandı.. ordaydı lanet kadın iste tam da ordaydı takip etmek istedi aslında istediği tam olarak sıkıca belini kavramak ve seni tanıdığımı hissediyorum demekti.

yaklaştıkça önünde duran kadın uzaklaşıyordu ondan. hayır aptal! tabi ki kadın ordaydı ama kadın soğuk ..kadın tas kesilmiş... ruhsuz bir iskelet gibi baktı ona.bu bakışı tanıdığına emin adam metroyu kaçırdı ve istasyonda beklemeye koyuldular karsılıklı.onu her gün görüyordu koridorda parkta evinde yatağında rüyasında koynunda.malın tekiyim diye düşündü.
kadın yine şarkı söylüyor gibiydi.adam içinden söz verdi ona sana sarıldığım gün böyle uykusuz ve üzgün durmayacaksın.
kadın inandı sanki.duymuştu onu kalbinde baktı sadece.

...sınav açlık uykusuzluk filmler biraz kitap biraz bira...

lanet bir sabaha uyandım yine .yetişmem gerek.hızlıca çıktı evden .yağmur yağıyordu ve düşündü adam.ne düşündüğü hakkında fikri bile yoktu.
-karnım ac lan. uyanık kal.-
ağaçlıklı yoldan kafeye daldı ve böğürtlen çayı kruvasan yenen bir kahvaltı dileyerek sadece tost ve cay aldı.
güzel bir kahvaltı insanı sonsuza dek mutlu kılacak kadar göz kamaştırıcı dedi en azından çocuk aklıyla böyle düşünmüştü yıllar önce.
ve sonra onu gördü
bir erkeğin asık olabileceğine asla inanmayacak olan kızı.yine uykusuz aksi ve olduğundan daha da çekici görünüyordu.
baktı ve gitti kız
öylece.ona 8 yasındaki o kaltak kızı hatırlattı kalbini kıran ilk kızı.
ama onun silahları yoktu.savunması yoktu.katıksız nefret.bu kızın saklandığını biliyordu.
derse geç kalmadan kalktı .çocukken düşlediği kahvaltı olmasa da sonsuz mutluluğu gördü masada .
sonra küfretti sonsuzluğa inanamayacak kadar geç kalmıstı.
koşarak derse yetişti.daha az canı yanıyordu.