Cuma

kalbiyle midesini karıştıran olaylar hep aynıydı ikiside kelebekler uçuruyordu sanki içinde adamın...


elinden düşen kulak temizleme çubuklarını toplarken klişe sahneler geçiyordu gözünün önünden-hani ellerin birleştiği kitap toplama çarpışma sahneleri-bunun için bile çok üşengecim diye düşündü.onu öldüren şeyin filmler olduğuna karar verdi ve daha az bakacağım ekrana diye tutamayacağı bir söz verdi.
hiç bir şey olabildiğince sade bir şekilde karmaşık olmadı onun gibi.düşünmek kimseye yaramıyordu.düşünmeyi kesti.ama saçmaladı özgürce.
metroya yetişmesine yarım saat vardı daha.yetişmesine diyorum çünkü her zaman geç kalır bu adam.erken çıkmak istedi.geçtiği yolda gördüğü küçük kız çocuğuna baktı ve nefret etti.sorumluluk korkutucuydu.ayrıca ilk canının acıyışını hatırlatmıştı ona ilk aşık olduğu kaltak komşu kızını hatırladı kaltak olmak için 8 yasında olmasının sorun olmayacağını düşündü ve güldü.
aptalca güldü ve kösedeki büfeden sigara gazete ve birazda şekerleme aldı.sevdiği isi yapabilmek için ayrıldığı şehri,daha iyi sevişen birini bulduğu için ayrıldığı esmer sevgilisi ve saçma bir şekilde diş doktoru randevusunun yarın 9 da olduğu geldi aklına.
yedeklerin yedeği dedi biraz sesli düşündü gülümsüyordu.karşıya geçerken trafik lambasına takılan gözünün sebepsiz olmadığını anladı,kırmızıda takılı kalan o gözler kırmızı dudaklı o kızı arıyordu şüphesiz.
adımlar hızlandı.. kalp atışı hızlandı.. ordaydı lanet kadın iste tam da ordaydı takip etmek istedi aslında istediği tam olarak sıkıca belini kavramak ve seni tanıdığımı hissediyorum demekti.

yaklaştıkça önünde duran kadın uzaklaşıyordu ondan. hayır aptal! tabi ki kadın ordaydı ama kadın soğuk ..kadın tas kesilmiş... ruhsuz bir iskelet gibi baktı ona.bu bakışı tanıdığına emin adam metroyu kaçırdı ve istasyonda beklemeye koyuldular karsılıklı.onu her gün görüyordu koridorda parkta evinde yatağında rüyasında koynunda.malın tekiyim diye düşündü.
kadın yine şarkı söylüyor gibiydi.adam içinden söz verdi ona sana sarıldığım gün böyle uykusuz ve üzgün durmayacaksın.
kadın inandı sanki.duymuştu onu kalbinde baktı sadece.

...sınav açlık uykusuzluk filmler biraz kitap biraz bira...

lanet bir sabaha uyandım yine .yetişmem gerek.hızlıca çıktı evden .yağmur yağıyordu ve düşündü adam.ne düşündüğü hakkında fikri bile yoktu.
-karnım ac lan. uyanık kal.-
ağaçlıklı yoldan kafeye daldı ve böğürtlen çayı kruvasan yenen bir kahvaltı dileyerek sadece tost ve cay aldı.
güzel bir kahvaltı insanı sonsuza dek mutlu kılacak kadar göz kamaştırıcı dedi en azından çocuk aklıyla böyle düşünmüştü yıllar önce.
ve sonra onu gördü
bir erkeğin asık olabileceğine asla inanmayacak olan kızı.yine uykusuz aksi ve olduğundan daha da çekici görünüyordu.
baktı ve gitti kız
öylece.ona 8 yasındaki o kaltak kızı hatırlattı kalbini kıran ilk kızı.
ama onun silahları yoktu.savunması yoktu.katıksız nefret.bu kızın saklandığını biliyordu.
derse geç kalmadan kalktı .çocukken düşlediği kahvaltı olmasa da sonsuz mutluluğu gördü masada .
sonra küfretti sonsuzluğa inanamayacak kadar geç kalmıstı.
koşarak derse yetişti.daha az canı yanıyordu.

Hiç yorum yok: