Cuma

rimeli akmış bir sevdadan ruju bile dağılmadan çıkmış o kadın savruluyor ya şimdi

lanet olsun yine o çocuk .nasıl oluyor da adımımı attığım anda bunca insandan sadece onu hemen seçiyor gözlerim.savunma mekanizmalarımı altüst eden bir yüzü var.
ne düşündüğü bilmek istiyorum.neşeli birine benziyor.
her neyse ona ihtiyacım yok.gelirse eger -lanet olsun sus iç sesim ona ihtiyacımız yok-onu sevmediğimi haykıracağım.çok ağır olur değil mi tanışmadık bile.tamam müziğin sesini onu yok edecek kadar açacağım.


-selam.konuşmak zorundayız
oha bu cocuk saçmalıyor olmalı
-ne var
bu kız belki de düşündüğüm değildir, gitmeli miyim ?
-sessizlik-
gözlerini kaçırdığını görünce çocuk, yine dolu dolu bakıyor bana.. devam ettti

-sen mutsuzsun ve ben gerçekten sana ihtiyaç duyuyorum.

kız darmaduman.yeniden denemek için bir işaret bekler gibi kaldırıyor başını gökyüzüne.
yağmur damlaları geliyor aklına.

-nesin sen tanımadığın bir kadına yanaşıp sana aşığım deme cesareti? aklında ne var senin? bak git tamam mı uğraşacak vaktim yok seninle.

tüm aptal aşıkların yaptığını yapıyordu konuşurken çocuk hissetti.artık kızdan emindi.

-peki bir gün seni öpmem için yalvaracaksın bile.bana bakıyorsun beni düşündüğüne eminim
üstelik o lanet olası şarkı sözlerini mırıldanırken biliyorum ki onlar benim için.anlamayacak kadar körsün !ha evet dur birşey daha kulaklık takma zaten kulakların duymuyor.duyamıyorsun.

ve gitti.kız darmaduman.
ve sanırım artık rimellerinin akması umrunda değil
ve artık ağzından çıkamayınca sihirli kelimeler dudaklarının rengi soldu..

Salı

sütte fazla beklemiş mısır gevreği gibi tatsız içi şişmiş fazla gevşemiştik.bize biraz şekerleme lazım.uyuyalım.

bembeyaz odasına vuran tarçın rengi güneşe gülümseyerek uyanmayalı çok olmuştu.havuçlu kek yemeyeli çok olmuştu.onu öptüğünü düşünmeyeli çok olmuştu.bu sefer geç kalmadı.en vanilyalı parfümü bulup sıktı üzerine.damlalarla dans ederken aklında tek bir soru.umarım palyaçolardan korkuyordur yoksa lunaparkta evlenme isteğine karşı koyamam oldu.kız korku tünelinin sonunda bekleyen mantarcı prensesti.gözleri uyuşmuş kafası şişmiş balerin değildi.zaten balerinden de korkarım ya.

atlı karıncaya atıp seni uçurabilirim ! gökyüzüne yıldızlarla birlikte patlamış mısır atarız korkak ibne palyaçolara sirk canavarlarına pamuk şekercilere.yoo hayır martılara binmek yok.

Çarşamba

bir tutam hırs ve cokca umutla yapılmıs sevisirsek üstüne visnesi olacak bir pasta yaptım sana


burda oturmuş sibirya ekspresi soğukluğundaki kıza bakıyorum. tren sevdalısı öküzüm artık ben!bir agız dolusu küfür biriktirdim kendim için ..özenle seçmeye çalışıyorum.dogru kelimeyi bulamıyorum.iri bir ceviz bulup kırınca içinin fos cıkması gibi bir duyguya kapıldıgımı hissediyorum.baksana iç sesim bana döndü ve artık nasıl sıkıldıysam kendi agzımdan yazıyorum olanları.kabullenmenin başlangıcı bu.

sıkılmış gibi görünsem de asla acılarımdan sıkılmam. beni güçlü kılıyor gibi bir klişeye girmeyeceğim .replik ve filmler yok.zaten onlar sikti hayatımı hep. filmlerdeki bildik sona alışmış bünyem senaryo biraz raydan cıksın, cıldırıyor saskınlıga dönüşüyor ve boğuluyorum sayfalar arasında.ama bu sevisme evresiydi.neden siktirdi gitti diye düşünüyorum.sonra farkediyorum ki o baska film seçmişti askımız için ve oynamıştı oscarlık.kendimi figüran gibi hissediyorum bu askta.

ben bir arkadaşa bakıp cıkıcaktım.

gülümsedi.

sanırım öylece durmus kendi kendime söylenirken biraz sesli düsünmüs ve fazlasıyla mimik sergilemistim.ilk defa bi ise yaradı beynimde ki bu kargasa.
yanına gittim.soguk buz gibi duvarlarının arasından gecerken gülümsemesi kayboluyordu ama gittim ve oturdum yanına .soguk.. hala buz gibi. keskin !üsümedim ama. ısıtıyordu endisesi beni.

-kendi kendine konusan biri olarak anlatacak ilginc bi hikayem yok.ama istiyorum ki beraber susalım?

gülümsedi 'farketmez' dedi usulca.


umursamadıgına eminim.öylece durmayı nasıl basarıyor?ben ona sarılıp gecti hersey demek için cırpınırken neden öylece durup sarkı dinliyorsun!aslına bakarsan suan ona tokat atmak ve burdayım demek istiyorum. beni kızdırıyor.

-ne dinliyorsun? dedim

mırıldanıp durdu. tebrikler!!! sesi daha fazla acsaydın beni degil duymak,yanından yok edecek kadar yüksek bir ses.!

-yanlış kadınsın! dedim yanından kalkarken.

neyse ki gelmişti lanet tren yine de o soguk beden merhametsizce yaklasıyordu, karısmıs sacları ve o geberesiye gözleriyle yaklasıyordu hem de.birden:

-'dogrular hosuna gitmiyor demek ki'dedi.

ve ben gittim lanet sey gitmek için bekleseydi ve o da gelseydi.

***

hayatımda birinci sınıfa basladıgım o günden bile heyecanlı okula gitmek istedim yarın olsun istedim anneme defalarca saat kac ne zaman yarın olcak demek istedim zaman kavramını unutmak sadece gözlerini hatırlamak istedim
ve birden farkettim ki baslangıc ya da son arasındaydım. bu manyak kadını delicesine istemek için buz kıracagından daha akıllı olmalıydım.sufle gibiydi kocaman lezzetli de olabilirdi ya da birden sönen ve bi boka benzememesinden korkulan beceriksiz bir ascının elinden cıkma da olabilirdi bu ask.

saatleri saydım sevebilecegi sarkıları saydım onu kandıracak bi kac satır bile bulmustum aslında sonra kandırmayı sevmedigimi hatırladım.inanmayan birine bende vuramazdım bir daha.uyumam lazım derken yine geldi aklıma.acaba dedim uyumasam ve onun gibi gözleri mahmur baksam ona belki etkilenirdi benden.gerci umursayıp gözlerime bile bakmayacaktı.

uyumaya karar verdim.

bi ara rüyamda onu gördügümü hatırlıyorum gökdelen tepesindeyiz elimde caydanlık papatya cayıyla cicek suluyorum sonra onu görüyorum uzakta elinde pasta gibi bisey gülüyor da gülüyor karısıklık içinden seciyorum onu tekrar. aslında gülmesine de seviniyorum ilk defa gülerken görüyormus gibiyim.elindeki sufle olmus revani! dümdüz.alıyorum elinden tabagı hışımla yoldan gecen kediye fırlatıyorum.yolda ne arıyorum bilmem ama sınava gec kalmıstım en son.eski okulumdaydım .ilkokul..
sınava girdigimde altıma iseyecek gibi oldum tuvalet aradım.

uyandım rüyaların gercek oldugu dogruymus idrar torbam patlıyormus meger.bi yandan iseyip bi yandan pastaya bulanmıs kediyi düsündüm .güldüm.. gündüz ne düsünsem onu görürdüm. düsümde bile bırakmıyor beni düsüncelerim.

***
yarın olmasına kac saat kaldı annem dedim usulca fotografa.eski günlerdeki gibi sarıldı bana.
az kaldı diyebildi o karmasada.

Pazar

omleti tersine çevirmeye çalışırken en güzel kısmının yeri görmesi .

hayatının yalan olduğunu anladığında onun yanında yatıyordu.usulca ona baktı sırf korkuyor diye günlerini bu adama harcamış olduguna mı yoksa artık ona bağlandığı için canını daha çok yaktığına mı yansa karar veremedi.

Cuma

kalbiyle midesini karıştıran olaylar hep aynıydı ikiside kelebekler uçuruyordu sanki içinde adamın...


elinden düşen kulak temizleme çubuklarını toplarken klişe sahneler geçiyordu gözünün önünden-hani ellerin birleştiği kitap toplama çarpışma sahneleri-bunun için bile çok üşengecim diye düşündü.onu öldüren şeyin filmler olduğuna karar verdi ve daha az bakacağım ekrana diye tutamayacağı bir söz verdi.
hiç bir şey olabildiğince sade bir şekilde karmaşık olmadı onun gibi.düşünmek kimseye yaramıyordu.düşünmeyi kesti.ama saçmaladı özgürce.
metroya yetişmesine yarım saat vardı daha.yetişmesine diyorum çünkü her zaman geç kalır bu adam.erken çıkmak istedi.geçtiği yolda gördüğü küçük kız çocuğuna baktı ve nefret etti.sorumluluk korkutucuydu.ayrıca ilk canının acıyışını hatırlatmıştı ona ilk aşık olduğu kaltak komşu kızını hatırladı kaltak olmak için 8 yasında olmasının sorun olmayacağını düşündü ve güldü.
aptalca güldü ve kösedeki büfeden sigara gazete ve birazda şekerleme aldı.sevdiği isi yapabilmek için ayrıldığı şehri,daha iyi sevişen birini bulduğu için ayrıldığı esmer sevgilisi ve saçma bir şekilde diş doktoru randevusunun yarın 9 da olduğu geldi aklına.
yedeklerin yedeği dedi biraz sesli düşündü gülümsüyordu.karşıya geçerken trafik lambasına takılan gözünün sebepsiz olmadığını anladı,kırmızıda takılı kalan o gözler kırmızı dudaklı o kızı arıyordu şüphesiz.
adımlar hızlandı.. kalp atışı hızlandı.. ordaydı lanet kadın iste tam da ordaydı takip etmek istedi aslında istediği tam olarak sıkıca belini kavramak ve seni tanıdığımı hissediyorum demekti.

yaklaştıkça önünde duran kadın uzaklaşıyordu ondan. hayır aptal! tabi ki kadın ordaydı ama kadın soğuk ..kadın tas kesilmiş... ruhsuz bir iskelet gibi baktı ona.bu bakışı tanıdığına emin adam metroyu kaçırdı ve istasyonda beklemeye koyuldular karsılıklı.onu her gün görüyordu koridorda parkta evinde yatağında rüyasında koynunda.malın tekiyim diye düşündü.
kadın yine şarkı söylüyor gibiydi.adam içinden söz verdi ona sana sarıldığım gün böyle uykusuz ve üzgün durmayacaksın.
kadın inandı sanki.duymuştu onu kalbinde baktı sadece.

...sınav açlık uykusuzluk filmler biraz kitap biraz bira...

lanet bir sabaha uyandım yine .yetişmem gerek.hızlıca çıktı evden .yağmur yağıyordu ve düşündü adam.ne düşündüğü hakkında fikri bile yoktu.
-karnım ac lan. uyanık kal.-
ağaçlıklı yoldan kafeye daldı ve böğürtlen çayı kruvasan yenen bir kahvaltı dileyerek sadece tost ve cay aldı.
güzel bir kahvaltı insanı sonsuza dek mutlu kılacak kadar göz kamaştırıcı dedi en azından çocuk aklıyla böyle düşünmüştü yıllar önce.
ve sonra onu gördü
bir erkeğin asık olabileceğine asla inanmayacak olan kızı.yine uykusuz aksi ve olduğundan daha da çekici görünüyordu.
baktı ve gitti kız
öylece.ona 8 yasındaki o kaltak kızı hatırlattı kalbini kıran ilk kızı.
ama onun silahları yoktu.savunması yoktu.katıksız nefret.bu kızın saklandığını biliyordu.
derse geç kalmadan kalktı .çocukken düşlediği kahvaltı olmasa da sonsuz mutluluğu gördü masada .
sonra küfretti sonsuzluğa inanamayacak kadar geç kalmıstı.
koşarak derse yetişti.daha az canı yanıyordu.

Perşembe

teki olmayan ayakkabı kadar anlamsız geliyordu bir yanı eksik sacmalayan kadına


uyandı. gözlerini acar acmaz kosmak istedi sadece, ayagını carpmasıyla son bulan istek yerini mutfaga gidip midesini sacma sapan seylerle doldurmaya bıraktı,boslugun dolması gerekiyordu sarılacak kimse yoktu, korktu.. ama ısıgı yakmadan ilerledi gecenlerde sokaktan aldıgı karamel rengi kediyi unuttu üstelik ondan korktu, yavasca dolaba yaklastı uyuyakaldı.aslında uyanmamıs oldugunu anladıgında rüyasında onu görüyordu annesine bulanmıs cocukluk anılarının arasında. gelecekten gelen bir oyuncak gibi donuk baktı yüzüne.kız aglıyordu ama gözyası yoktu.uzaklastı..kendine baktı ve yine bildik son. yüz üstü yere cakıldı..
ve uyandıgını anladı .hep böyle baslar ve biter rüyası.
belkide yükseklik korkum bu yüzdendir diye düsündü.yagmur-kahve-düsünceler esliginde oldugu yeri terkedemeden cıktı, aklı uykudaydı.
yine basladık evet yürü yürü..okuldasın .
basmakalıp insan modelleri arasında ilerlerken düsündü durdu
-neden !neden ?neden...
cok açıktı neden kendisiydi ,aptaldı ve yanlıs soruyu sordugunun hiç farkına varamamıstı. nasıl mı ?belki. ama dogru soru gercekten bu kadar mısın sen? olacaktı.
birden aklına geldi ve gitti
nedenleri arasında boguldu kız.hayır burdan bakınca nedenleri bahaneydi neden olamayacak kadar sacma seylerle doldurmustu beynini
silmeliydi .
sildi .ama yeni gelen herseyi sildi . cok dolu beyni zırvalıklar arasından sıyrıldı ve kahve içmeye gitti.
aklında bir sarkı var bu ona iyi gelecek.mırıldan hadi.saskın yine etrafını izliyor.anlamadıgı sey baskalarında degil kendinde.ne zaman farkedecek bilinmez ama suan sadece onu farketti.
gözleri sürekli renk degistiren cocuga baktı.baktı dediysek onu tanıyorsan bildigin o bakısla baktı.gözlerini sorsan anlatamaz ama onu anlat desen uyduracak cok fazla kelime biriktirmis olmalı .görmemesi gerekenleri görüp suanda bile tanısmamak için binlerce neden sayacak.
yesil atkısının altında sakladıgı kırmızı dudaklarını hatırladı .konusamayacak kadar boyamıs olacak ki gecerken o bok rengi izi bıraktı.kendini bok gibi hissetigini hatırlattıgı için kızdı.derste simdi ve sacmalayan hersey kulagına hos gelmeye basladı.
eve giderken ne düsünmesi gerektigini ve uyurken ne dinlemesi gerektigini düsündü.birilerini özledigini hatırladı ama her zaman güvensiz ve süpheci tavrını elden bırakmadı.zilin sesini duydu.zilin sesi beyninde yankılandı.ses ona git diyordu .gitti ama hemen döndü gidemeyecek kadar kararsızdı .
ve sordu
neden
aptaldı ve nedenlere sarıldı.
gözlerini unuttugu cocugu minübese binerken gördü ama kımıldamadı .baktı.ne gördügünü biliyordu ve sadece baktı.
ve sordu yine yanlıs soruyu.
kaybetti sonra birden aklına geldi
uyurken sanırım biraz daha sesli müzik dinlemeliyim
mırıldandı bekledi yagmurda .
yolun sonuna geldi pijamalarını giymis makyajını silmemis aglıyormuscasına uykuya daldı.
ve aynı döngü..
rüya ile gercek arasındaki ucurum kenarında
usulca sarkı söylerken buldu kendini.

Cumartesi

eksik*

direksiyon hakimiyetini yitirmis söfor gibi
en sevmediginiz insandan bir farkınız olmadıgını anladıgınızda gercegi bilmek ama kabul edememek gibi
bi sarkıyı hatırlayamamak dilimin ucunda ucunda demek gibi
gerizekalı ergen zamanı fotograflarına yabancılasmak gibi
bilmedigin bir sehirde kayboldugunu anladıgındaki o sıcacık korku endise gibi
bi yerin agrır bilmezsin neresidir ama hasta oldugunu bilirsin hah iste onun gibi
bok gibi
bombok gibi
hissediyorum yine.

Cuma

*eksik



nasıl biliyor musun?
tavuksuz nohutlu pilav gibi
kimine göre keksiz kimine göre sigarasız kahve gibi
deniz kum günes üçlüsünden biri gittiginde tatilinin bok olması gibi
0.7 ucun varken 0.5 kalemle sınava gelmen gibi
arkasında silgisi olmayan kalemle silgisiz sınava girmek gibi
birini özlemissin gibi ama o biri kim bilmiyorsun gibi
paran yokken gördügün her boku istemen gibi
aklındaki resmi beceriksizsen cizememen gibi
gecenin bi köründe aklına gelen ismi bir türlü hatırlayamaman gibi
gondoldan korkup gondola binme gafletine her seferinde düsmen gibi
uyumaya calısmak için koyun sayarken ilkokul hocanın adını hatırlamaya calısırken nerden geldim lan buraya diye düsünmek gibi
anlatmaya calısırken iyice batırmak gibi
öyle bir his yaratıyor iste.bir sey eksik bence.bulmalıyım*
yok koyun sayarak gelmedim bu konuya eminim aslına bakarsan pek de emin degilim.
uyuyayım ben o zaman.

tepemden aşağı inen toz bulutları ya yağmurdan ya kirli kent yığınından



bazı şarkıların hava almaya ihtiyacı vardır demişti filmde.sanırım benimde bazı şarkılarla hava almaya ihtiyacım var bu yüzden buaralar kulaklıklarım ve ben yollardayız.güzel ama buruk gibi.sanki anlamlandıramadığım şeyler oluyor etrafımda.biraz ondan biraz bundan diyerek biri büyü yapmış olabilir hayatıma. planlar yapıyor ve sonra atıyorum düşünce yığınımın ortasına.


aslına bakarsan tek bir düşünce var şuan aklımda;
-şimdilik-tek isteğim güzel bir şarkı eşliğinde bilmediğim bir yerde tanımadığım insanların arasında huzurla dans etmek...
beni takip edin adımlarımdan.
*kaybolursam sarkı söyleyin;)

Pazar

ne*

buraya yazdıklarımı iyi okuyun ileride kendimi akıl hastanesinde bulmaktan endise ediyorum bunları okumam zindan adamdan kurtulmayı saglayacaktır diye not alıyorum.1 haftadır farkettim ki insanları pek sevmiyorum ve zamanla hiç sevmeyecegim.
he evet belki basıma saksı falan düsmedi ama 2-3 senenin içinde sürekli bölük pörcük düsüncelerimin bir anda bütüne dönüsmesi buna etken olabilir.bazılarınız buna büyüdün gecer gecer diyebilir.
içimdeki nefreti sevdigim biseylerle kusmak adına bir kilo dondurma yemis olmam bu saatten sonra garip gelmemeli.sanırım yapmak istediklerimi yaptıgımı sanırken baska birsey istedim.ama bok yoluna girmis bulunmaktayım ve insanları hayal kırıklıgına ugratmak tarzım degil.bu isten sıyrılacagım eminim ama ben yasanması gerekiyorsa en acılı günlerin bile oturup yasanması ve yapıcı biseye dönüsmesi taraftarıyım.yani yeni dogan hiç tanısmadıgın bir bebege sevindigin gibi yasanmıslıklar tasıyan ölüyede sevinen bi insanım ve sanırım sacmalamak bana iyi geliyor.
anlayamadıgım seyler var simdi de.insanlar kitap okumayı bırakalı cok oldu onu anladık ama alısveris merkezinde saatlerce tepismekte demode olmadı mı artık.sohbet etmeyi unutan insan benim için anlamsızdır.sacmalamak bile düsünmemi gerektiriyor benim ama sen iki kelimeyi bir araya getiremiyorsun. bazılarınız ergenlik dönemimi tamamlamadıgımı düsünmekte olabilir suan.
neyseki hala insanlara karsı nefrette olsa duygu beslemekteyim.asksa onun agzına sıcayım cok net.

Çarşamba

düşüncelerim beynimde artistik patinaj yapıyor


günesli zamanlara bayılıyorum tabi ki bununda tek kosulu yazlıktaysam.istanbulda sonbahar hala güzel olabilir teoman ama yaz cekilmiyor.delicesine yagmur yagması melismerve voodoosu olabilir ama haklı nedenlerimiz var bizden nefret etmemelisiniz.depresif bi yazı yazmıyorum suan farketmissinizdir.neseliyim cünkü dondurma beni neseli kılıyor.fazla nesenin zararları yaz okuluna gitmemle noktalanıyor olabilir.cünkü ben istedim gitmeyi.katlanamıyorum istanbula.zaten hiç sevmedim seni istanbul.ve lütfen artık anadolu yakasıda istanbul mu esprilerine maruz bırakmayın beni simdi.
insanın evinde olması gibisi yok evet film film film dizi kahve film dizi.bu sürec beni neselendiriyor.aksama dogru dısarı cık .gece film dizi film dizi.
birseye taktıysam sıkılana kadar yaparım bunu.sonra bi daha yapmam.tüketim insanıyım sanırım.
a clockwork orange'ı izledikten sonra lanet edip cok begenmem ama geometrik desenlerin rengarek olması psikolojimi altüst etmis olmalı .
neden bahsettigim hakkında bi fikrim yok suan ama rahatladım.gelecek planlarım arasında the big bang theorynin 3.sezonunu bitirmek,odamın dekorasyonu için planlar yapmak,görüklede eglenceli arkadas bulmaya calısmak var.
herneyse bu kadardı.

özledim sizi bugün sebep yokken*

ölesiye özledigim insanlar var hayatımda.ilk defa su blogta isyansız anlatacagım insanlar.aslında cok şanslı bir insanım.ailem akrabalar dostlarım.tamam askta sansızım ama hayat bana torpil geciyor;)
yanında oturup konusmadan da anlasacagım konusmadan bakısıp gülüsecegim dostlarımı özledim.rüyamda gördüm bi tanesini o kadar sarılmısım ki bu sabah kalktıgımda kollarım agrıyordu.
eglenceli bir yaz olacak gibi.buaralar cok mutluyum.o kadar sorun varken.
hafiflemis gibiyim.
ne diyordum
her neyse iste özledim sizi*

Cuma

şahtım şahbaz oldum

durumlar cok karısık mikee! 11 tane derse calısmam lazım para bulmam lazım intibaktan atılmamam lazım muglaya gitmem lazım tatil lazım yaz okulunu gecmem bütünlemeye bıraktıgım 2 dersi acıktan vermem lazım.benim neyime 2 üniversite o ayrı bir olay zaten.sırtımı boyama kitabı yapan dövmeciyi öldürüp kanundan kacmam lazım.para bulup düzeltirmem lazım.
he birde bitmek bilmeyen alısveris askıma dur demem lazım.ask mesk ise parcalı bulutlu.
merve bursadan son haberleri bildirdi.
he görükle bazen bok gibi .içimde kalmasın dedim.

Cumartesi

arsız gönül

ekrana bos bos bakıyorum kendime bos bos bakıyorum.maras dondurmayı kabından zorla kaşıklayıp kuplara yuvarlatıp atmaya calısıyorum sanki.öylesine basit ama sıkılıyorum ondan bile.
hakketigim bisey yok deger bilmiyorum.
ama böylesi isime geliyor bir bunu biliyorum .

Çarşamba

savasmadan nasil kaybettim*

óyle bi burukluk ki içimdeki kimseyi kandirabilecek yalanlar bulamiyorum.her zaman gercek ortadadir hep ama bilmek istemezsin ya ben bu hayatta bi bok bilmek istemiyorum herseyi kaybetmisken ózgur hissetmiyormus insan Artik biliyorum icimin fesatligindan agzimin kufurden cûrudugunu górmek istiyorum
hic bi boku hakketmeyi beceremiyorsam madem sonuna dek kaybetmek istiyorum.

Pazartesi

yamacımda bir kurt ölmüs asktan*

boguldugumu hissetmem için birinin klozetin içine kafamı sokup sifonu cekmesine gerek oldugunu sanıyordum ama yanılmısım zaten sürekli yanılıyorum değil mi?boka batarsam bogulurum sanmıstım.durdugum yerde bi kasık suda su birikintisinde falan kendimi yukarı cekmeye calısırken buluyorum.cok garip.her sene yazlıklarda sürten ben yüzmeyi de unutmusum.aslına bakarsan cok seyi unuttum bu hayatta.hepsi degerliydi .artık bi önemi yok kimse benden deger beklememisti.insan insanın kurdudur demislerdi ya yalan insan kendinin kurdudur iste.
bundan sonra istedigim tek sey:istedigim seyden koru beni tanrım.
sanırım yoruldum.

Cumartesi

keptın ve maceraları:denizdeyiz

geleneksel bir ido seferine daha HOSGELDİNİZ.evet biletimi aldım 15 dkka sonra feribottayım.bakalım bu sefer ne olacak diyerek heyecanla karısık sarkı dinliyorum.yine aynı calma listesini ibadetmis gibi 5 vakit tekrarlıyorum.ilerlemeye basladık her istanbula yolculugumdaki gibi yagmur yagmaya basladı.icerdeyim nihayet, en önemli olaya sıra geldi belki kaderim degisecek! nereye oturmalıyım?hemen her zamanki yönetmi kulllanarak 'ıssız bi kadınla',' arisrokrat görüntülü yasını basını almıs köse yazısı okuyan adamın' arasına kıvrıldım.ve caprazımda her zamanki gibi 'zengin' deri ceketli cekirdek aile var.sımarık cocukları her gördügünü istemekte.önümdeki kadın askı memnudaki firdevse benziyormus.yanımdaki sagır-dilsiz adam söyledi.adamın okuma yazması yokmus.yine idonun serefsizligine kapılıp kahve ictim götüme kazık girdi.kendime kızdım.elemanlar yine alık alık bakıp dedikodumu yapıyorlar.aristokrat adamlar koltuk aralarında.bakımlı kızlar cosmopolitan almıs dikkatle inceliyorlar.arada kendini bilmez insanlar tur atıyor.iceriye garip iki tip geldi.kızılderilimsi rockn rollcular.anlat desen dilim tutulur.55 yasında olmalılar.biri johnny deep'e benziyor.hosuma gitti cok cool .yanımdaki sagır-dilsiz adam karsımdaki kadından-firdevs- cok hoslandı sürekli tvyi isaret edip ona benziyor diyor.arkamdaki dedenin bi elinde tespih bi elinde misvak var.ayaga kalktı?zengin adamın cocugu öksürüyor diye dua okumaya basladı sana sifa vericem diyor.bebe korktu tabi ama ailesi kibar davrandı adama.adam sanırım akıl hastası cünkü birden ayaga kalkıp köpek gibi havlıyor birden baba baba diye bagrıyor sürekli cocugu cekistiriyor.penguen okuyorum bende kendi kendime gülüyorum sagır dilsiz adam dürtükleyip gülme yazık adam delirmis dedi.yani ben öyle cevirdim hareketlerinden.arada bakıp asık adama ve cakma firdevse bakıyorum hakikatten benziyor.cilveli kadın adamla konusurken ben aclıkla savasıyorum.sanırım acken kahve içmemeliyim.5 dkka kalmıs dedim ve iyi yolculuklar diledim isemeye gittim.kücük berke kızlar tuvaletinde annesi tarafından isetilmeye calısırken yakalandı.işim bitti merdivenlere dogru yürürken bizim firdevsin yanında rockn rollcu moruklardan bulutsuzluk özlemi etkisi yaratan kır saclı oturuyordu.izmirin neresinde oturuyorsun diye sordu firdevse.bakıp gülümsedim ve aristokrat uzun yesil montlu amcayla asagıya indim.yagmurda deli gibi ıslanarak ısıkların oraya kosturdum her zamanki gibi yayalar için kırmızı yanarken kosan insanlar vardı.içimden küfrettim .simdi evdeyim.ve cay içiyorum.evi özlemisim.sifremi her zaman hatırlayan pcyide.

Pazartesi

yazmak için bi nedenim olmasada...



....slm.
kendimi testere filminde kurban gibi hissettiren tellerimle aram iyi simdilik. cok degisik bi agrımsı acıyla kıvranıyor olsamda bi yandan agrı hosuma gidiyor cünkü beynim karıncalanmıs gibi :) insanın yanagı agrır mı evet agrırmıs onuda anladım.
sıkıntıdan film izliyordum güzel bi film sectik melisle .julia and julie.ve karnım suan cok ac.melis uyuyakaldı.filmin sonunu ben izledim yine.melis teyzeme benziyor teyzemde hayatı boyunca bi filmin sonunu cok az görmüstür..söylemis miydim?karnım cok ac.sabah olsun diye dua ediyorum:) sabah olunca yumurtalı ekmek yemek için cıldırıyorum.gerci sadece cıldırmakla kalacagım sanırım cünkü bu tellerle 2.günümde pek yiyebilecegimi sanmam.
insanlar olarak ne kadar garip oldugumuzu anladıgımdan beridir hayat daha kolay sanırım.ve biz gercekten cok salagız.ve düsündümde bu hayatta hep bi sevene bi sevmeyen diye bi denge kurulmus olmalı .sonucta iki sevmeyen anlasamaz degil mi?her güzele bi cirkin mantıgı.umarım sevilen taraf oldugum bi gün olacaktır.inanıyorum inanmalısınız inanalım.
kücükken hep penguenim olsun istemistim.sanırım cocukken gercekten de cook safmısım.gittikcede salaklasıyor olmalıyım .ama sanırım böyle iyiyim.zaten kendime sadece ben hakaret ederim.evet salaksın derseniz cok alınırım yani.aslına bakarsan pek umrumda olmayadabilirsiniz.
bilmiyorum agrı beni deli ediyor ve parmaklarım kopana kadar yazarsam belki gecer diye cümleleri trabzondan yeni gelmis eritme peyniri tezeligiyle uzaattttıkcaaaa uzatıyorum.sahi tereyagında falan harika oluyor.
biliyor musunuz dis doktorları siz canisiniz:D insan insana bunu yapmaz.
ha simdi git bi agrı kesici al zıbar dediginizi duyar gibiyim.dedim ya insanoglu hafif saftirik evde agrı kesici yok.aspirin yasak.gripin aspirin sayılır mı acaba.
sanırım ölüyorum.
kafam güzel olmaya basladı.
bu yazıyı sonuna kadar okuyabilen biri varsa suan benden baska ruh esim ilan ediyorum onu.
kendim kendi yazdıgıma bile suan katlanamıyorum.

sadece herkese iyi uykular dilemek için gelmistim.

Cumartesi

bildigim tüm küçük hayatlar kırık ya sen onarma istemem*


slm.
belki seni seven insanlarla birlikte olmak mantıklı olandır.koşmaktan yorulan bacakların takip mesafesini git gide kaybetmeye baslayınca anlıyorsun ki o naparsan yap gidecektir.
hem ben mirkelam degilim bi klip boyu kosayım.kondisyonum zayıf ve muhtemelen yedigim çikolatalar damarlarımı sarmış üsengeclik sınırını üst seviyeye cıkarmıs olabilir.

hem aşkın cilasını kazısan ne cıkar altından*

ne zaman teomanı görsem sadece sarılıp gecti bitanem gecti demek geciyor içimden.

kedi beslemek beni biraz merhametli bi insan yapıyor olabilir.

ama hersey güzel olabilir tarih 3210 olsa.

düsününce dısımı güzellestirmem içimin karartısını düzeltmedi.gözmakyajım beni ele veriyor.

soguk kıs ayları için enfes sefin speciali : ayva receli ile karamelize edilmis sahlep dolu fincana atılan cornflakes taneleri..

sezarın hakkı sezara verilebilir mi lütfen olmaz diyorsanız ya bi zahmet brütüs saplayıver hanceri?

tümden gelip tüme varmak istiyorum

beni hakaret ederek seven insanlar var.evet var

hepimiz manyak olsaydık hayat daha kolay olabilirdi

şu ünlülerin kafalarına beyzbol sapkası gecirip üstüne kapşonunu gecirmesine ne demeli?

rüyamda sürekli uçurumdan düşmeseydim belki yükseklik korkum olmazdı

lady gaganın kıyafetlerimi cok hosuma gidiyor mayk.

hayır pardon ama jennifer lopezinki muhtesem latin kalcalar bizimki göt bildigin koca göt.herseyin ithaline meraklı türk insanlarıyız vallahi.

cok yemek yemeye basladım isyanım jennifera degil.

yemek yapmak insanı mutlu ediyor.bulasık rahatlatıyor.ama anneme sor stres topu.bu ne yaman celiski annem?

seviyorum lan blog seviyorum ..
*sakin-küçük prens

Pazar

ah egleniyor kendi basına ahh nesesi yeter;)


kendini evinde hissetmek durumunu yasayabilme sansına ermis olmanın verdigi heyecanla yazıyorum suan.gercekten özlemisim.herseyi.bursadan bıktım bi anlamda.istedigim seyden koru beni derken bi yanım haklıymıs demekten nefret etmekteyim.egleniyorum tabi arada.evet arada.
bi arkadasın deyimiyle sikik sikik muhabetlerin içinde hala seviyemi koruyarak yalnız kalma korkusuna yenik düsmeden kendimi kücük düsürmeden içim rahat uyuyorum .
insanlar neden yalnızlıktan korkar bilmiyorum ama kendimi erkek arkadasımla aynı tshirtleri giymis balım cicim muhabbetler esliginde kahve icerken düsünemiyorum.yapacak daha güzel seylerim yok ama gercekten salak insanlardan usandım.calısma hayatının azizligi ise yasanmaya deger.her boku yapıp yaranamama durumunun verdigi isyanla daha hızlı bulasık yıkamayı ögrendim.
aslında kendim kasınıyorum ama sınırlarımı zorlamak zorundayım.cok akıllı sayılmam ama benim için dogru olanı yaptıgıma eminim.
içi bos kokusmus yüzeysel bok cukuru hayatımda emin olun mutluyum .alısveriste ayrı bi motivasyon hayvan sevgisi ailem falan.sarkılar ve filmlerde cabası .2010 hızlı ve öfkeli gececek.hazırım .